Güneşe Olan Uzaklığı 778.000.000 km
Yarı Çapı 71370 km Kütlesi 1898 x 10 24 kg
Yoğunluğu 1326 kg/m3
Atmosferik Basınç ----
Sıcaklığı 110 K°
Görünür Parlaklığı -2.0 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 11.86 gün
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 9.9250 saat
Dönme Hızı 13.07 km/sn
Jüpiter, 71370 km ekvator yarı çapı ile Güneş Sistemindeki en büyük gezegendir ve Güneş'e yakınlık bakımından 5. sırada yer alır. Kütlesi yaklaşık olarak dünya kütlesinin 318 katıdır. Bu dev gezegen Güneş çevresindeki turunu 11.86 yılda tamamlar. Çok büyük bir gezegen olduğu için küçük bir teleskopla bile ekvatora paralel olarak uzanan farklı renkteki kuşakları seçilebilir. Jüpiter hakkında ne yazıkki halen kesin bilgiler bulunmamaktadır. Yüzeyi atmosferi ve uyduları hakkında sadce tahminlerde bulunulmaktadır. Bu tahminlere göre çok yoğun bir atmosferi ve de küçük bir çekirdeği bulunmaktadır. Gezegenin içi hakkında yapılan tahminlere göre saf hidrojen veya %1-2 helyum içeren hidrojen ve %1-2 oranında diğer elemanlardan oluşmuştur. Jupiter güneşten aldığı enerjini yaklaşık olarak 2.5 katını çevresine yaymaktadır bunun nedenini gezegendeki gravitasyonel çökmenin hala sürmmesi olarak tahmin edilmektedir. Jupiterin çevresinde 6500 km genişliğinde ve bir kaç km kalınlığında bir halkası bulunmaktadır.
Bu dev gezegen çok büyük bir mağnetik alana sahiptir. Bu alan sayesinde bilinen 16 uydusu bulunmaktadır. Fakat gezegenin uydularının 16 ile sınırlı olmadığı ve başka uydularının da bulunduğu tahmin edilmektedir. Jupiter hakkındaki ilk bilgiler Nasa'nın 70'li yıllarda gönderdiği Pioneer10 ve Pioneer11 uzay sondaları tarafından elde edilmiştir. Fakat Jüpiter hakkındaki en önemli bilgiler 1995 yılında jüpitere ulaşan Galileo uzay sondasından alınmıştır. Galileo'nun gönderdiği bilgiler sayesinde Jüpiterin 4 büyük uydusu (Io, Europa, Ganymede ve Callisto) bulunmuş ve bunlara Galileo uyduları adı verilmiştir. Bu 4 Uydu gezegen ile aynı yönde dönmektedir. Fakat daha sonra bulunan küçük ve gezegene daha yakın olan uydular gezegene zıt yönde dönmektedir. Bu udular içinde en ilginci Europa uydusudur. Dünyadan yapılan incelemelere göre bu uydunun yüzeyinin su buzlarıyla kaplı olduğu ve hiç bir çarpma kraterinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu uydunu üzerinde yer alan ve değişik yönlerde düzgün olrak uzanan çatlaklar, yüzeydeki buzların attaki sıcak bir deniz üzerinde yüzdüğünün sanılmasına neden olmuştur. Bu da bu uydu üzerinde canlı olabilme olasılığını artırmaktadır.
En büyük Gezegen: Jupiter
Atmosferi ise büyük ölçüde Hidrojen'den oluşmuştur.;ayrıca az miktarda helyum, metan, amonyak, etan, su, karbon monoksit, asetilen içerir. Bu atmosferin en dış bölgeleri, üst üste dizilmiş karanlık ve aydınlık kuşaklarıyla yeryüzünden harika bir gbir görsel şölen seyretmemize neden olur. Basit bir teleskopla bile kolayca ayırt edilebilen bu kuşakların nedeni, amonyak kristallerinden ya da amonyak, hidrojen ve kükürt bileşiklerinden oluşan bulutlar ile çok büyük çaplı meteoroloji olaylarıdır.
Muhteşem kızıl benek: Jüpiter
Jüpiter'in atmosferinde dolanan dev fırtınaların ya da antisiklonların yol açtığı bu meteroloji olayları Dünya atmosferinde gelişen hava olaylarına benzer; ama bunlardan çok daha güçlü ve karşılaştırılmayacak kadar büyük çaptadır.
Jüpiter'in atmosferindeki hava sistemlerinin çoğu sürekli hareket halindedir ve genellikle birkaç gün içinde yerini başka bir sisteme bırakır. Jüpiter'in güney yarımküresinde, bulutların arasından seçilen ve 17. yüzyıldan beri gözlemlenen oval biçimli büyük bir leke vardır. Büyük Kızıl Benek denen bu leke o kadar büyüktür ki, kapladığı alana Dünya kolayca sığabilir.. Bilim adamları bu lekenin bir antisiklon yada yüksek basınç merkezi olduğunu sanıyorlar.Olnlara göre leke, çevresnde saatte 290 km hıza ulaşan rüzgarların dolandığı bir dinginlik ya da durgunluk bölgesidir.
Jüpiter'in atmosferindeki hava sistemlerinin çoğu sürekli hareket halindedir ve genellikle birkaç gün içinde yerini başka bir sisteme bırakır. Jüpiter'in güney yarımküresinde, bulutların arasından seçilen ve 17. yüzyıldan beri gözlemlenen oval biçimli büyük bir leke vardır. Büyük Kızıl Benek denen bu leke o kadar büyüktür ki, kapladığı alana Dünya kolayca sığabilir.. Bilim adamları bu lekenin bir antisiklon yada yüksek basınç merkezi olduğunu sanıyorlar.Olnlara göre leke, çevresnde saatte 290 km hıza ulaşan rüzgarların dolandığı bir dinginlik ya da durgunluk bölgesidir.
JÜPİTER NASIL KEŞFEDİLDİ?
1970'lerde NASA ,Jüpiter'in yakınından geçen bir dizi uzay aracı göndermiş ve bunların Dünya'ya ilettiği verilerle bu gezegene ilişkin bilgilerimiz büyük ölçüde artmıştır. 1973'te Pionerr 10, 1974'te de Pionerr 11, Jüpiter'in yakınında geçerek gezegenin magnetik alanının varlığı ortaya koydu. Voyager 1 il Voyager 2 ise 1979'da gezegenin çevresindeki halka sisteminin ilk görüntülerini Dünya'ya gönderdi. Daha önceleri bilinmeyen bu halkalar yaklaşık 1 km kalınlığındaydı ve mikroskobik madde parçacıklarından oluşmuştu.
JUPİTER'İN ÇEKİMİ:
Uydusu Ganymade böyle bir Jupiter manzarasına sahip Güneş Sisteminin en büyük gezegeni olan Jupiter'in öbür gökcisimleri üzerindeki çekim etkisi son derece güçlüdür. Hatta bu gezegenin uydulardan bazılarının, Güneş'in çekim alanına yakalanan küçük gezegenler olduğu sanılmaktadır. Truva Grupları olarak bilinen iki küçük gezegen grubunu bulundukları yerde tutan da Jupiter'in kütlesel çekim kuvvetidir. Jupiter'in çekim etkisi kuyrukluyıldızları yörüngelerinden saptırıp, Güneş'e yaklaştıracak kadar güçlüdür. Nasa, bilimadamları Güneş Sisteminin dış gezegenlerini keşfetmek üzere ilk Voyager uzay aracını fırlattıklarında, bu racın yörüngece yol almasını sağlamak için Jüpiter'in kütlesel çekim kuvvetinden yararlanmışlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder